Cuma, Temmuz 25, 2008

Ateş ve Su



Ateş bir gün suyu görmüş yüce dağların ardında

Sevdalanmış onun deli dalgalarına.

Hırçın hırçın kayalara vuruşuna,yüreğindeki duruluğa

Demiş ki suya: Gel sevdalım ol,Hayatıma anlam veren mucizem ol...

Su dayanamamış ateşin gözlerindeki sıcaklığa al demiş;

Yüreğim sana armağan...

Sarılmış ateşle su birbirlerine sıkıca, kopmamacasına...

Zamanla su, buhar olmaya, ateş, kül olmaya başlamış.

Ya kendisi yok olacakmış, ya aşkı...

Baştan alınlarına yazılmış olan kaderi de

Yüreğindeki kederi de alıp gitmiş uzak diyarlara su...

Ateş kızmış, ateş yakmış ormanları...

Aramış suyu diyarlar boyu, günler boyu, geceler boyu

Bir gün gelmiş, suya varmış yolu

Bakmış o duru gözlerine suyun, biraz kırgın, biraz hırçın.

Ve o an anlamış; aşkın bazen gitmek olduğunu.

Ama gitmenin yitirmek olmadığını....

Ateş durmuş, susmuş, sönmüş aşkıyla.

İşte o zamandan beridir ki: Ateş sudan,su ateşden kaçar olmuş..

Ateşin yüreğini sadece su, Suyun yüreğini sadece ateş alır olmuş...