Cuma, Mayıs 30, 2008


Adam fısıldadı,


" ALLAH'IM konuş benimle"


ve bir kus cıvıldadı ağaçta ama adam duymadı.


Sonra adam bağırdı


" ALAH'IM konuş benimle!"


ve gökyüzünde bir şimşek çaktı ama adam dinlemedi onu.


Adam etrafına bakındı ve

" ALLAH'IM seni görmeme izin ver" dedi.


Ve bir yıldız parıldadı gökyüzünde ama adam farkına varmadı.


Adam bağırdı,


" ALLAH'IM bana bir mucize göster! "


ve bir bebek doğdu bir yerlerde ama adam bunu bilemedi.


Sonra adam çaresizlik içinde sızlandı,


" Dokun bana ALLAH'IM ve burada olduğunu anlamamı sağla!


Bunun üzerine ALLAH aşağı doğru süzüldü ve adama dokundu.


Ama adam kelebeği elinin tersiyle uzaklaştırdı ve yürüyüp gitti.



Bir cennettir bu dünya sevmesini bilene
Gerçek olur her rüya görmesini bilene

Perşembe, Mayıs 29, 2008

Küçük kız



Küçük kız, kendini bildiği günden beri annesinden
büyük bir şefkat görmüş ve ondan duyduğu sözlerle,
pamuk prensesten daha güzel olduğuna inanmıştı.
Ona göre; nur yüzlü ve badem gözlüydü.
Bir tanecik yavrusuydu her zaman.
Ama ilk okula başlayınca işler değişti.
Arkadaşları onun hiç de güzel olmadığını, hatta çirkin bile sayıldığını söylemekteydi.
Küçük kız, ilk önceleri onlara inanmadı çünkü herkes birbirini kıskanıyordu. Ama bir kaç yılda gerçeklerle yüzleşti.
Annesinin bir pamuğa benzettiği yüzü, çiçek bozuğu bir cilde sahipti.
"Badem" dediği gözleri ise şaşıydı.
Vücudu da bir serviyi andırmıyordu.
Demek ki, annesi onu aldatmış ve yıllar yılı çekinmeden yalan söylemişti.
Genç kızın anne sevgisi, kısa bir süre sonra nefrete dönüştü.
Evlenme çağına gelmiş olmasına rağmen yüzüne bakan yoktu.
Üstelik de gözleri, bütün tedavilere rağmen düzelmiyordu.
Genç kız, doktorların gizlice yaptığı konuşmalardan kör olacağını anladığında çılgına döndü ve kendisini hâlâ çocukluk yıllarındaki ifadelerle seven annesinin bu yalanlarına dayanamayıp evi terk etmeye karar verdi.
Fakat annesi, uzak bir yerde iş bulduğunu söyleyerek ondan önce davrandı ve kazandığı paraları bir akrabasına gönderip, kızına bakmasını rica etti.
Genç kız bir süre sonra görmez oldu.
Karanlık dünyasıyla baş başaydı.
Bu arada annesini hiç merak etmiyordu.
Yalancıydı annesi, ölse bile bir kayıp sayılmazdı.
Bir gün doktorlar, uygun bir çift göz bulduklarını söyleyerek kızı ameliyat ettiler.
Ancak o, gözünü açtığında yine aynı yüzü görmekten korkuyordu.
Fakat kör olmak zordu. En azından kimseye yük olmazdı.
Genç kız, ameliyat sonunda aynaya baktığında,müthiş bir çığlık attı.
Karşısında bir dünya güzeli vardı.
Gerçekten de harika bir kızdı gördüğü. Yüzündeki bozukluklar tamamen kaybolmuştu.
Çok kemerli olan burnu düzelmis, kepçe kulakları normale dönmüş ve yaban otlarını andıran saçları, dalga dalga olmuştu.
Genç kız, yanındaki yaşlı doktora sevinçle sarılarak:"Sanki yeniden dünyaya geldim!" dedi.
"Yüzümde hiçbir çirkinlik kalmamış, estetik ameliyatı siz mi yaptınız?"
Yaşlı doktor: "Böyle bir ameliyat yapmadık kızım!."diye gülümsedi.
Annenin bağışladığı gözleri taktık.
Sen, onun gözünden gördün kendini!....."

Bı yazıyı nette gördüm.Son günlerde gazetede gördüğümüz anne katillerine de bunları okutturmak isterdim.

Anneler çocukları için canını seve seve verebilecek yegane varlıklardır.Böyle bir vahşiliği ona layık görebilecek zihniyetleri hiç anlamıyorum.Anlayamıyacağım.

Doğumuyla sevince boğulduğumuz,saçının teline zarar gelse yüreğimizin yandığı,o ağladığında ağladığımız,güldüğünde güldüğümüz yavrularımız gün gelsin hayatımızı kendi elleriyle sonlandırsın.Yazık çok yazık.......Diyecek başka bir kelime bulamıyorum.

Çarşamba, Mayıs 28, 2008

Bizim kızların halleri...

Serrayı annanesinden aldım eve doğru gelirken resimlerini çektim.Annanemizle çok yakın oturuyoruz.Senayı da babası alacaktı,küçük hanımla eve gitme maceramız....


Burda da poz verdi.Başını eyme kızım deyince aşağıdaki pozu verdi küçük cimcimem.......








Nihayet bahçe kapısından içeri girdik.Bir türlü elimi tutmayan Serra hanımla....


Sena hanım okuldan gelmiş fırsat bu fırsat babayı kandırmış bahçeye çıkmış



Jimlastik hareketlerinden fırsat buldukça matematikten bir dersi olduğunu ve çok kolay olduğunu akşam yapacağını beyan etti.........Banada de tıpış topış eve girmek kaldı.Çünkü iş mesaisi bitmiş ev mesaisi başlamıştı.

Bu ara sıcaklardan herhalde pek örgü öremiyorum.Oysa örmek bana terapi gibi geliyordu.Bir yerde okumuştum Amerikada okullarda örgü dersleri varmış.Örgü örmek beyni rahatlatıyormuş.Bu aralar benimde beynimi rahatlatmaya çok ihtiyacım var.Yaz geldi benim çalışma fobim başladı,çok zor işe gelmeye başladım.Tatile ihtiyacım var ama bu sene bir hayal ...
Offf çok karamsar gördüm kendimi.En iyisi akşam eve gidince ipimi ve şişlerimi alayım da bir şeyler örüyim başka çaresi yok.








Pazartesi, Mayıs 26, 2008

Dün akşamdan seçmeler




Aman aman Allah nazarlardan saklasın benim kızlarım abla kardeş sarmaşdolaş annelerine poz verdiler.Şu halleriyle tam bir kanatsız melekler.Keşke hep böyle kalsalar.



Serra henımın uyku gözlerinden akıyor ama yaramazlıkta sınr tanımıyor.Balkondaki masanın üstüne çıkmış nasıl inicem diye kara kara düşünüyor.








Sena hanım size özel pozlar verdi.(Bu arada çamaşır ve halıları görmeyin lütfen.Bitmeyen temizlik,alınyazım,kaderim)













Ve....son olarak Serra ve babası kaptırmışlar kendilerini müziğe karşılıklı oynuyorlar.Ee anne boş dururmu hemen resimlerini çekiyor,bu anı ölümsüzleştiriyor.


Not:Geçen pazartesi civcivlerimizden bahsetmiştim arkadaşlar hatırlarsınız.İşte o civcivlerimiz öldü.Nasıl diye merak ederseniz açıklayayım;Serra hanım civcivleri yıkamış evet yıkamış ama bilemiyorum yıkarkenmi sıkarkenmi öldüler.İkisi de mefta.Sena da artık akıllandı bir daha Serra büyümeden civciv almam diyor.Büyük sözü dinlememenin cezası.


Cuma, Mayıs 23, 2008

Minik kuşum,kınalı kuzum Serra'm




Senadan sonra eşime bir daha çocuk mocuk istersen kendin gelirsin hastaneye benden bu kadar diyen ben, Sena biraz büyüyünce ay canım tek çocuk olur mu bir kardeş lazım demeye başladım.


Sena çok uslu bir bebek olduğu için doğacak olanı da uslu olacak zannetme gafletinde bulundum.Ama Serra tam bir ateş parçası doğduğu günden 9 aylık olana kadar bize uykuyu haram etti.O kadar ki elektrik düğmelerinin çıt sesine uyanırdı.Valla Serra ilk çocuk olsaydı bir daha çocuk yapmayı iki kere düşünürdüm.


Serranın yola çıkma haberini alınca çok sevindik Sena 6 yaşında olmuştu,artık kardeş istemeye başlamıştı.Ama benim içimde fırtınalar kopuyordu tabi,ilk çocukta bir şey bilmeden gittim hastaneye,ama şimdi o zorlu süreç aklıma geldikçe uykularım kaçıyordu.En çok ta Senayı düşünüyordum bana birşey olursa ne yapar diye.


Neyse bu sefer randevulu gittik hastaneye ilki sezeryan olduğu için hemen otuzsekiz haftalıkken alalım fazla beklemesine gerek yok dediler.Serranın cinsiyetini beş aylıkken öğrenmiştik,bu sefer doğru tahmin etmişler sürpriz olmadı ve Serra hanım dünyaya teşrif etti ama ne teşrif ediş.Ben Serra kadar ağlayan bir bebek daha görmedim.Sena anne artık sussun ne olur demeye başladı.Gece bir yerimi ağrıyor acaba diye hastanelere taşınıyorduk ama nafile susmuyordu.


Kırkı geçince geçer diye bekledik geçmedi,üç ay bitsin geçer dediler yok geçmedi.Tam üç kere üç ay geçirdik dokuz ayını doldurdu yavaş yavaş huysuzlukları azaldı.Şimdi üç yaşını dolduracak minik meleğim Allah kısmet ederse, ama ben onu büyütürken verdiğim emekle beş tane Sena büyütürdüm.


Şimdi de pek uslu sayılmaz ama bebekliğine nazaran melek gibi oldu.Allah uzun ömürler versin çok zorluklar çektim, şimdi o tatlı şen kahkahalarını evin içinde duyunca iyiki varsınız meleklerim diyorum.Unutmayın anneniz büyük meleğini ve küçük meleğini çok ama çok seviyor.


İlk gözağrım,ciğerparem Sena'm


Evlendikten birkaç gün sonra eşim sağolsun Dilek bir bebeğimiz olsa şuralarda pıtı pıtı dolaşsa demeye başladı.(sanki bebekler hemen doğar doğmaz pıtı pıtı dolaşmaya başlıyor) Ben de saf tabi hemen hayallere daldım;pıtı pıtı dolaşan bir kız bebek için.
Rabbime çok şükür fazla bekletmedi bizi .Şüphelenmeye başlayınca hemen kan testi yaptırdık garantili olsun diye.Sonuçlar pozitif olunca havalara uçtuk,sanki beş on yıldır(evleneli sadece üç ay olmuştu) çocuk özlemi çekiyormuşuz gibi.Annem hala söyler iyiki Sena oldu yoksa yeni caminin önüne çocuk dilenmeye çıkacakmışsınız diye.Resmen çıkacakmışız daha test yaptırdığımız hastanenin önünde eşim telefonla herkese mutlu haberi verdi.
Neyse ben dokuz ay lay lay lom,kanat takarak gezdim dolaştım.Son kontrolümüzde bebeğin erkeğe benzediğini söylediler.Neyse ilk çocuk olduğu için fazla kafama takmadım.
Son gün sabah sekiz gibi eşimi işe uğurlarken bazı değişiklikler farkettim.Hemen dedim Ediz işe filan gitme hastaneye gidiyoruz.
Aylardır beklediğim hayalini kurduğum bebeğim nihayet geliyordu.Hemen annemlere ve kayınvaldemlere haber verdik.Hastanede buluşmaya karar verdik.Heyecanla hastaneye gittik.İğne olmaktan ödü kopan ben.Kaç kere dişçi koltuğunda dişçileri canından bezdirerek ağzımı bile açmadan kalkan ben; lay lay lom etrafımdakilere gülücükler saçarak ameliyathaneye gittim.
Ameliyathanede anestezi doktoru bebeğin cinsiyetini biliyormusun diye sordu.Ben de biraz buruk.Erkekmiş ama ben kız istiyordum ismi de Sena olacaktı dedim.
Ameliyattan çıkınca doktorlar uyan Dilek kızın oldu Sena hanım doğdu dediler.Ben de içimden doktorlar ben uyanayım diye kızın oldu diyorlarlar herhalde diye geçiriyorum.Odama çıkarken eşime bebeğimi sordum,çünkü onu benden önce çıkartmışlar ameliyathaneden.Eşimde minicik bir kızımız oldu dedi.Tabi ona da inanmadım.Ta ki bebeğimi kendim görene kadar.
Çoktatlı ufacık bembeyaz bebeğimi ilk göz ağrımı kucağıma aldığımda dünyada tarifi olmayan bir mutluluk yaşadım.Öyle minik öyle tatlıydı ki anlatamam.
Tabi eve gidince uykusuz geceler,tecrübesizlik ilk kırk gün baya zorlandık.Kırkından sora kızımızın keyfini doya doya çıkarttık.Çok uslu bir bebekti.
Canım kızım Sena'm,meleğim Allahım iyiki seni bize vermiş.İyiki bizim kızımız olmuşsun.Bazen anne kız çatışmalarına girsekte,bazen ay anne başkalarının annesi hiç böyle yapmıyor her istedikleri yere gönderiyor desende.İnan bütün yaptıklarım senin iyiliğin için.Sen bize gökten inen bir meleksin.Saçının teline zarar gelse benim yüreğim sızlar.Yavrum seni ve kardeşini çok seviyorum.Sevgimden yavrum ne yaparsam size olan sevgimden bunu asla unutma.
Saçlarını dağıtırsın
Rüzgarlara bırakırsın
Sen sevmeye yakışırsın
Seni sevmeyen ölsün

Perşembe, Mayıs 22, 2008


İşte bu bizim hikayemiz
Öyle saf öyle temiz
Kenetlenmiş ayrılamaz
Kalbimizden ellerimiz
Şimdi anlatacağım hikaye tam 11 yıl 6 ay önce başladı.1996 yılının Kasım ayında tanıştım eşimle.O zamanlar görücü usulü evlenmeye çok karşıydım.Eşimi kendim seçicem bu devirde görücü usulü evlenme mi kaldı derdim hep.(Çok büyük konuşmuşum.Gerçi kendim seçseydim bu kadar sevebilirmiydim bilemiyorum)
Bu arada birde devlet memurluğu sınavlarına girmiştim,sonuçlarını büyük bir heyecanla bekliyordum.Yani aklımda evlenmek gibi bir düşüncenin zerresi yoktu.Derken bir gün........
Annemin samimi arkadaşının gelini,bizim karşı komşumuz benim de gelin geldiğinden beri arkadaşım Filiz (kendisi şimdi görümcem olur.Kulakları çınlasın) kardeşine kız arıyormuş.Annemin arkadaşı da benimle anlaşabileceğini düşünüp anneme konuyu açmış.İki arkadaş ortak karar vermişler bir görüşsünler diye.Benim bunlardan hiç haberim yok.Filizle iyi arkadaşlığım var ama kardeşini hiç görmemiştim.
Neyse efendim banada herşey kararlaştırıldıktan sonra bir zahmet söylediler ve....... kıyametleri kopardım tabi istemem diye.İşe başlıycam çalışıcam hayata atılıcam bu da nerden çıktı şimdi diye düşüncelere daldım.(Ediz sen buraları okuma) Annem bir gör bakalım, son söz senin,ayıp olmasın insanlara dedi.
Neyse ayıp olmasın diye gördüm.Görüş o görüş iki hafta sonra sözlendik.Sözlendiğimin ertesi günü tesadüf iş başvurumdan haber geldi.Memuriyet hayatıma da başladım.İki heyecanı bir arada yaşamış oldum.Bir yıl sonra evlendik.Çok şükür iki kızımızla mutlu bir evliliğimiz var.Allah bozmasın.Amin.

Çarşamba, Mayıs 21, 2008

Sena hanımın aktivitesi







Serra hanımın su aktivitesinden sonra gelelim Sena hanımın mankenlik aktivitesine.Hanfendi giyinsin süslensin ayna karşısından ayrılmasın.Dayısını düğününde aldığımız tuvaleti bulmuş dün akşam salına salına geziyordu evde.Ama kazayla ders çalış kızım, ya da odanı topla kızım dersem; Ay anne çok yorgunum dur biraz dinleneyim demesi bazen bardağı taşırmaya yetiyor.Çocuğum niye yoruldun kıyafet giyip çıkarmaktanmı? Vah vah vah.Taş taşıttık sanki çocuğa.


İki zıt karakterli kızım var.Küçüğü ne kadar canlı neşeliyse,büyüğü bir o kadar küçük dağları ben yarattım şeklinde dolanıyor evde.Küçüklüğünden beri böyledir benim prensesim;sen sarılacaksın o gelip sarılmaz,sen öpeceksin o gelip hayatta öpmez.Küçük ise biraz yüz versek tepemize koltuk takımı kuracak.


Salı, Mayıs 20, 2008

Su aktivitemiz



























Serra hanım baktıki annesinin su aktivitesi yaptıracağı yok.İş başa düştü dedi ve sıvadı kollarını.... Annesi camları silerken o da balkonun yerlerini,olmadı bacaklarını,yeni giydiği kıyafetlerini bir güzel temizledi.Annesine de bu anı ölümsüzleştirmek ve birde Serra hanımı yıkayıp yeni kıyafetler giydirmek kaldı.

















civcivlerimiz


Bunlarda yeni evcil hayvanlarımız.Kedimizden sonra babamız ve kızları civciv alıp geldiler eve.Zaten ben ne zaman evde büyük bir temizlik yapsam eşim ya bilerek ya da bilmeyerek (orası meçhul) o gün elinde bir kedi, olmadı canı balık istemiştir tam da benim temizlik yaptığım gün hadiiii evde balık kızartması kokusu artık temizlik yapmamaya karar verdim,hiç olmazsa daha az sinirlenirim.

Bu haftasonu da üçgün tatil bari yazlıkları da çıkartıyım dedim.Cumartesiden camlarımı yerlerimi sildim.Pazar günüde gardolabı indirdim resmen kışlıkları kaldırdım,yazlıkları çıkardım.Pazar günü ütüye bir başladım pazartesi akşama zor bitti.

İşte ben ütülerle böyle boğuşurken eşim ve kızlarım pazara gitmeyi teklif ettiler.Ben de memnuniyetle ben ütüleri yapayım sende kızlarla pazara git.Taze fasulye,patates bir de meyve al dedim.Üstüne basa basa söyledim.Çünkü eşim sağolsun dinler gibi görünüp aaa sen öylemi demiştin ben böyle anlamışım diyerek alakasız şeyler alıp geldiğide çok olur.

Neyse bunlar pazara gitti.Pazar hemen bizim sokağa kuruluyor çok yakın.İstediklerimi eksiksiz almışlar bi de ellerinde bir karton kutu.Bu da ne dedim,civcivmiş efendim Sena çok istemiş,Serra çok sevmiş.Şimdi evimizde iki adet civcivimiz var hadi hayırlısı bakalım.

Cuma, Mayıs 16, 2008

Yağmurun birgün dinmeyeceğinden, hiç bitmez görünen hayat ırmağının birgün kurumayacağından, sizi alıp diyardan diyara gezdiren rüzgârın duruvermeyeceğinden.



Emin misin ?



Hep atan yüreğinin duruvermeyeceğinden, gören gözünün hep göreceğinden, duyan kulağının hep duyacağından.



Emin misin ?



"Ben olmazsam olmaz" dediğiniz işlerin asla sensiz yapılamayacağından, sen olmazsan dünyanın duruvereceğinden, seslendiğinde titrettiğini sandığın şu dağların hep emrinde olacağından.



Emin misin ?



Sana uzanan ellerin hep yanında olacağından, yüreğini verdiklerinin birgün sırtlarını dönüp gitmeyeceğinden.



Emin misin ?



Boynuzsuz koyunun, boynuzlu koyundan hakkını alacağı günde; balıklardan kuşlara, ağaçlardan güneşe, üzerindeki mesajları okuyup anlamadığın yaratılmışların senden şikâyetçi olmayacağından.



Emin misin ?



Sana hep açık duran ilahî kapıların birgün kapanmayacağından ve şaşırıp kalmayacağından.



Emin misin ?



Karanlığın içinde kaybolup giden çığlıkları duyabildiğinden, yüreğindeki ışıktan başkalarına da verebildiğinden.



Emin misin ?



Güzel bir hayat yaşadığından, yapabileceğin herşeyi yaptığından. Emin misin? Bütün bunlar için bir kere daha fırsatın olacağından. Sahiden,



Emin miyiz ?…



****** Zira Allah sevdiği kullarını, kendi yanına alırken, maddi ve manevi kirlerinden arınmış olarak alır..Onun için devamlı olarak tevbe kapılarını açık tutmuştur... Allaha Ne Kadar Muhtaçsanız O'na o kadar ibadet ediniz ya da Ateşe ne kadar dayanabilirseniz, o kadar günah işleyiniz... Taşı delen suyun gücü değil, damlaların sürekliliğidir.





CUMANIZ MUBAREK OLSUN


Netten alıntıdır.Beni çok etkikedi.Siz ne dersiniz?..

Perşembe, Mayıs 15, 2008


Tanıdığınız tüm bayanlara iletmeniz ricası ile..
Orta yaşlı ve düzgün giyimli bir adam sessizce kafeye girerek köşedeki masaya oturur. Garsona sipariş vermek için beklerken yan masadaki gençlerin kendisine bakarak gülüştüklerini fark eder. Belli ki yakasına taktığı küçük pembe kurdele şeklindeki Rozetine gülmektedirler. Bu alaylı bakışları görmezden gelen adam, yan masadakilerin bu ısrarlı sırıtmalarına dayanamayarak elini lacivert ceketinin yakasındaki rozete götürerek,
'Bu mu?' diye bakışanlara sorar. Yan masadakiler yüksek sesle gülerek, 'Küçük güzel Pembe kurdeleniz lacivert ceketinize pek de yakışmış!' diyerek sırıtmaya devam ederler. Orta yaşlı adam bu sözü söyleyen delikanlıya dönerek,
'Lütfen masama buyurun bunu tartışalım' der. Biraz önce tüm sevimsizliğiyle sırıtan delikanlı sebebini anlamadığı bir utanma ve sıkınt ı hissine kapılsa da gelip masaya oturur. Adam anlaşılır ve yumuşak bir sesle,
'Bu Rozet tüm dünyada, içinde olduğumuz ayda, kadınların arasında meme kanseri bilincini yaygınlaştırmayı ifade ediyor. Ben bu rozeti annemin adına takıyorum' der. Bu açıklama karşısında başkalaşan delikanlı,
'Çok üzüldüm, anneniz meme kanserinden mi öldü' diye sorar.
'Hayır' diye cevap verir orta yaşlı adam ve devam eder: 'Annem sağ. Küçük bir çocukken kendimi yalnız hissettiğim korkulu anlarımda her zaman başımı saklayabileceğim ve huzur bulacağım yumuşak bir yuvadır annemin memeleri. Annemin sağlığı için dua ediyorum.
'Hımmm' diye kekeler delikanlı.
'Bu rozeti karım için takıyorum' diye devam eder orta yaşlı adam. 'Karınız da herhalde iyi' diye sorar delikanlı. 'Evet, evet' der adam 'Karım benim için aşk ve sevgi kaynağı olmuştur her zaman. 23 yıl önce sevgili kızımızı beslemiştir memesiyle. Karımın sağlığı için Allah'a şükrediyorum.'
'Sanır ım kızınızın sağlığı için de takıyorsunuz?
'Hayır.... Kızımı bir ay önce meme kanseri nedeniyle kaybettik. Yaşının çok genç olduğunu düşünerek ihmal etmiş memesinde fark ettiği kitleyi. Bu nedenle geç kaldık.'
Genç delikanlı, yüzündeki utangaç ve üzüntülü bir ifadeyle,
'Çok üzgünüm bayım. Özür dilerim' der... Orta yaşlı adam
'Kızımın anısına öğünerek takıyorum Bu küçük pembe kurdeleyi. Bu sayede çevremdekileri de aydınlatabiliyorum. Şimdi evine git, karınla, kızınla, annenle konuş' deyip cebinden çıkardığı küçük pembe kurdele rozetini uzatırken, delikanlı öne eğilir ve takmama yardım edebilir misiniz?' diye mahçup mahçup sorar.
Bu öyküyü Türkiye Meme Vakfı'ndan Dr. Can Gürbüz gönderdi..
Öykünün altına bir de not düşmüş: 'Bir mumun, diğer mumu yakarak aydınlatmasıyla kaybedeceği hiçbir şey yoktur..' Lütfen bu hikâyeyi yayarak diğer mumları da aydınlatın...
Tüm aydınlıklar kadınların olsun...'

Çarşamba, Mayıs 14, 2008

Kızlarıma....


Canım kızlarım,
Benim yaşlandığımı düşündüğünüz gün;
Yemek yerken üstümü kirletirsem lütfen sabırlı olun,sizin bir lokma daha fazla yemeniz için nasıl çırpındığımı,sizinle aç sizinle tok olduğumu hatırlayın.
Sizinle konuşurken aynı şeyleri tekrar tekrar edersem sözümü kesmeyin,küçükken uyuyana kadar kaç kere size masallar anlattığımı hatırlayın.
Yeni teknolojiler karşısında cahilliğimi görürseniz bana zaman tanıyın,beni yüzünüzde alaycı bir gülümsemeyle izlemeyin,size bir kelime öğretmek için çırpınışlarımı hatırlayın.
Bazı zamanlarda unutkan olursam lütfen hemen sinirlenmeyin,çünkü asıl önemlisi sizin yanınızda olabilmem ve beni dinliyor olabilmenizdir..
Yaşlı bacaklarım yürümeme izin vermediğinde bana elinizi verin,tıpkı benim size ilk adımlarınızı atarken verdiğim gibi...
Sizi yalnız bıraktığımı hiçbir zaman düşünmeyin,sizin kokunuzla işe giderken amacım size en iyi şartları verebilmekti bunu asla unutmayın.
Hatalarıma karşın hep sizin için iyi olanı gerçekleştirmeye ve sizin en iyi yolu seçmenize yardımcı olmaya çalıştım.
Benim için yaptıklarınızı içimde taşıdığım o çok derin sevgimle ve gülümsememle ödeyebilirim ancak.
Sizi çok seviyorum ve hatalarınızla,günahlarınızla,sevaplarınızla her zaman sevmeye devem edeceğim.
Çünkü ben bir anneyim.Ne mutlu bana ki sizin annenizim.Sizinle gurur duyuyorum ve biliyorum ki büyüyüp genç kız olduğunuzda babanız ve benim göğsümüzü kabartacaksınız.Çünkü bütün çabamız bütün çırpınışlarımız sizin geleceğiniz için.
Sizi çok seven anneniz ve babanız.

Salı, Mayıs 13, 2008

İyiki doğdun Ceyda


Ceyda hanımım 5. yaş doğumgününü tüm yurtta ve dünyada şenliklerle kutladık.Halasının balböceği hep böyle mutlu yaşa, gülen yüzün hiç solmasın.

Serra'nın yaramazlıkları bitermi ? Ablaları güzel güzel poz verirken o pastayı keşfetmekle meşgul.

İşte karşınızda halasının erkeki,tatlısı,ballısı......Ablasının doğumgünü pastasını merak ediyor çocuğum.Eline bir geçirse artık ne yapar bilmem ...






Pazartesi, Mayıs 12, 2008

Kızımın anneler günü hediyesi








Canım kızım anneler günü için okulda bu mektubu hazırlamış,süslemiş.Annecim anneler günün kutlu olsun diyerek verdi.Yavrum el emeğiyle beni öyle mutlu etti,gururlandırdıki kelimelerle ifade edemem.

Daha dün ilk anne demesini,ilk adımlarını heyecanla beklediğimiz bebeğimiz gün gelip büyüyor ve kendi elleriyle hediyeler hazırlıyor.Bu tarifi olmayan bir mutluluk.İyiki anne olmuşum ve en önemlisi İyiki iki kızımın annesi olmuşum.

Senanın isminin anlamı Şükür demek.Onu öyle çok istedikki daha doğmadan ismi hazırdı.Hatta eşime nişanlıyken bir kızımızın olmasını çok istediğimi söylemiştim.Yüce mevlam bir yerine iki tane verdi.Hamd-ü Senalar olsun.Gül yüzleri solmasın.

Cuma, Mayıs 09, 2008

Anneler günü...














Tüm annelerin ve anne adaylarının anneler günü kutlu olsun.

Çağrı iyi maşallah.



Bu öğlen Zeynep'le Çağrı'yı ziyarete gittik.Daha iyiydi maşallah.Zeynep teyzesi tavuk suyuna çorba yapmış götürdük,biraz yedi çok şükür.Allahım bütün hastalara mubarek cuma gününde acil şifalar versin.Amin.




Pozlara bak pozlara.......





Küçük hanımın pozlarına bakın hele.Babasıyla bahçeye çıkıyorlarmış,beni görünce sen geldin değil anne dedi.Türkçesi sen gelme anne.

Aman ben de çok meraklıydım senle gelmeye zaten 1,5 saat servisle gelmişim,yorgunum.Baba aşıklısı ne olacak dedim içimden tabii..









Ne kadar baba düşkünü olduğunu bu resim anlatıyor zaten.Annesine poz verirken bile babayla gözgöze.











Bende büyük kızımın fotoğraflarını çekerim.Sena hanım dışarda ya gülücüklerle poz verdi annesine.

Perşembe, Mayıs 08, 2008

Akşamımızın devamı.....




Dün akşam Sena hanım bize müzik ziyafeti verdi.Hatırla sevgiliyi çalmayı öğrenmiş.Öyle çok çaldı ki bu hafta diziyi seyretme konusunda ciddi şüphelerim var.









Ablası fülüt çalarda Serra hanım durur mu? Hemen o da annanesi ve babannesine minik bir konser verdi.