Cuma, Kasım 28, 2008

Trafik Çilem...


Bu fotoğrafları akşam servisden çektim.Güya 16.30 da çıkıyoruz ama köprü trafiğinden sonra eve 18.00 dan önce varamıyoruz,malesef..



Bu resimleri de köprüden geçerken çektim.Bu çileli yolculuktan sonra eve pestil gibi gidip ayaklarımı uzatıp dinlemem lazım normalde değil mi?....

Perşembe, Kasım 27, 2008

Sağlık Olsun....


Öyle sabah uyanır uyanmaz yataktan fırlama

Yarım saat erkene kurulsun saatin..

Kedi gibi gerin, ohh ne güzel yine uyandım diye sevin..

Pencerini aç, yagmur da olsa, fırtına da olsa nefes al derin derin

Yüzüne su çarpma, adamakıllı yıka yüzünü serin serin

Geceden hazır olsun, yarın ne giyecegin

Ona harcayacagın vakitte bir dilim ekmek kızart

Çek kızarmış ekmek kokusunu içine

Bak güzelim kahvaltının keyfine..

Ayakkabıların boyalı olsun, kokun mis,

Önce sana güzel gelsin aynadaki siluetin

Çık evinden neşeyle, karşına ilk çıkana gülümse, aydınlık bir gün dile

Sonra koş git işine, dünden, önceki günden,

Hatta daha da eskiden yarım ne kadar işin varsa hepsini tamamla,

Ohhh şöyle bir hafifle bir güzel kahve ısmarla kendine, seni mutlu eden sesi duymak için alo de

Hiç işin olmasada öğle üzeri dışarı çık

Yağmur varsa ıslan, güneş varsa ısın, hatta üşü hava soğuksa

Yürü, yürürken sağa sola bak, öylesine değil, görerek bak

Çiçek görürsen kokla, köpek görürsen okşa, çocuk görürsen yanağından makas al..

Sonra,şöyle bir düşün, kimler sana yol açtı,

Sen çok dar da iken kimlerseni ferahlattı,

Hani kapını kimsenin çalmadığı günlerde kimler kapını tıklattı?

Ne kadar uzun zamandır aramadın onları değil mi?

Hadi hemen uğrayabilirsen uğra, arayabilirsen ara

Hatırlarını sor, öyle laf olsun diye değil, kucaklar gibi sor..

Bu sadece onların değil, senin de yüreğini ısıtacak, yüzünde güller açtıracak..

Günün güzeldi değil mi? Akşamın da güzel olsun.. Yemeğin ne olursa olsun,
Masanda illaki kumaş örtü olsun.. Saklama tabakları, bardakları misafire

Sizden ala misafir mi var bu dünyada Ailecek kurulun sofraya, öyle acele acele değil, vazife yapar gibi hiç değil,

Şöyle keyife keyif katar gibi, lezzete lezzet katar gibi, eksik bıraktıklarını tamamlar gibi tadına var akşamının..

Gece evinde, dostların olsun Sohbet mezen, kahkahan içkin olsun..

Arkadaşım, hayat bu daha ne olsun?

Ama en önce ve illa ki sağlık olsun!
(Netten)

Çarşamba, Kasım 26, 2008

Bu Ne Usluluk Böyle....

Dün akşam annemler çaya geldi.Gelirken halasının gülü Ceyda'yı da getirmişler.Sena'da fırsat bu fırsat diyerek 9999 kere seyrettiği Barbie kristal şato filmini seyredelim Ceyda'da merak ediyor dedi,koyduk bakalım kudurmaktan ne kadar seyredebilecekler diye de merak ettik.Ama bizi yanılttılar 90 dakika boyunca bırakın yerlerinden kalkmayı çıtları bile çıkmadı.Biz de rahat rahat çaylarımızı içip sohbet edebildik..


Teşekkürler Barbie kristal şato..Artık çocuklu misafir gelince sana çok iş düşecek...

Salı, Kasım 25, 2008

Okulistik Sınavı.....

Geçen hafta Sena'lar okulda okulistik sınavı olmuşlar,öğrencilerin bilgilerini ölçmek için güzel bir yol.Fakat sanki üniversite sınavı gibi cevap anahtarı var,çocuklar test çözme usulüne alışkınlar fakat anladığım kadarıyla cevap anahtarını işaretlemenin önemini pek kavrayamamışlar,kaydırabiliyorlar.

Sena'da o gün akşam bana soru kitapçığını getirdi cevaplarını da altına işaretlemiş ,baktım hemen hemen hepsi doğruydu bir iki yanlış vardı,aferim kızım dedim ve gönül rahatlıyığla sonuçları bekledim....Dün sonuçlar geldi....cevap anahtarına işaretlerken kaydırmış,tabi bütün sorular yanlış...

Nasıl üzüldüm anlatamam,kendi de üzüldü bir de anne yanlış anlama bunlar karneye geçmiycekmiş diyor...Gülermisin ağlarmısın...Karneye geçmeyecek ama bunu öğretmenin görmeyecek mi?,senin çalışmadığını düşünmeyecek mi dedim.....

Şimdiki öğretim sisteminden hiç bir şey anlamıyorum zaten,bizim zamanımızda herşey ders kitaplarında vardı.Şimdi bir soru soruyorlar ders kitabında yok tabi,hadi internetten araştır,ya internet yoksa?...kal öylece nasıl sistem bilmiyorum.

Bir de şu performans ödevleri var tam evlere şenlik,ben hiç bir çocuğun kendi başına yaptığına inanmıyorum..Anne baba yapıyor çocuk not alıyor......

Bugün canım çok sıkkın....

Pazartesi, Kasım 24, 2008

Faal Olmayan Bir Haftasonu.....



Haftasonu evdeydik herzamanki gibi.....Meleklerim yıkanmış paklanmış olarak ranzalarında televizyon seyrederken araştırmacı gazeteci annelerine binbir zahmet bu ilginç pozları verdiler.Tam paparazzi gibi oldum artık çocuklarda sıkıldı.

Geçen hafta resimdeki düdüklü tencereden almıştım,bu haftasonu ilk defa düdüklü tencerede kurufasulye pişirdim,hep korkardım patlıycak diye o yüzden eve almamıştım ama bu klipsoymuş güvenilirmiş.İnşallah...
.
Neyse kurufasulyem çok güzel oldu,eşim pek beyendi..Artık bol bol kurufasulye,nohut yaparım iki dakikada pişiyor.Haşlamayınca vitamini de içinde kalıyor...
.
Bir de çok güzel bir şal örneği buldum,başladım anneme yapıcam Sürpriz...Bakalım nasıl olacak...Bitirince sizinle paylaşırım...
.
Sendromsuz süper bir Pazartesi günü ve daha da süper bir hafta diliyorum.Sevgiyle kalın...

Cuma, Kasım 21, 2008

Sonunda Bitti......



Serra hanımın süeteri karşınızda....Süeteri örmek bir şey değil de şu kurdaleleri yapmak çok zor valla.Neyse şaşı beş olmadan bitirdim nihayet.Güle güle giysin küçük meleğim....
.
Sena da triplerde tabi Serra'ya üstüste iki süeter yapmışım ona bir tane yapmışım...Neyse ona daha basit bir örnek bulup en kısa zamanda yapmam lazım yoksa evde suratından geçilmez....
.
Bu sabah başıma gelenleri de yazayım bari içimde kalmasın;sabah bir uyandım saat 8'i geçiyor.Mesai 8 de başlıyor ve işyerim Taksim'de ben evde Ümranye'deyim,bir panik oldum ki sormayın...Şimdiye kadar servisi kaçırdığım olmuştu ama 10-15 dakikayla böyle mesai saatinde de uyanmamıştım hiç....
.
Hemen başkanımı aradım cepten,yoldayım geliyorum servisi kaçırdım diye.Halbukisi evdeyim hala....Hemen giyindim minübüs,motor.... ve 9.45 de geldim çok şükür...
.
Hayırlı haftasonları diliyorum,kendinize iyi bakın.....

Perşembe, Kasım 20, 2008

Gezmelere Gittik.......

Geçen akşam carrefour'a gittik...Serra hanım alışveriş sepetine kuruldu tabiii her zamanki gibi....

Marketten çok oyun yerinde vakit geçirdiler....
Hamburger yemeden dönülür mü hiç...

Acaba bu kızlar nereye bakıyor....

Ve son olarak kızların odasına ne zamandır almak istediğimiz televizyon.Carrefourda promosyondaydı...Babası da kızlarını kıramadı...Eve gelip hemen odalarına monte ettirdiler...Sabah akşam bezbebek ve yumurcak tv seyretmekten kurtulduk.....




Çarşamba, Kasım 19, 2008

Sayacımı Kaybettim,hükümsüzdür....

Bloğumdaki sayacım 2 gündür yok,nerede acaba bilenlerin insaniyet namına yorum bırakmaları rica olunur....

Salı, Kasım 18, 2008

Ne Ol,Ne Olma...


Paranı ver, gönlünü ver, selamını ver, canını ver ama SIRRINI VERME !


Günlerini say, servetini say, büyüklerini say ama YERİNDE SAYMA !


Eşini beğen, işini beğen, aşını beğen ama KENDİNİ BEĞENME !


Emek ver, kulak ver, bilgi ver ama hiçbir zaman BOŞ VERME !


Fidan büyüt, garip doyur, çocuk besle ama KİN BESLEME !


Hedefe koş, cihada koş, yardıma koş ama ORTAK KOŞMA !


Satıcı ol, alıcı ol, kalıcı ol, bulucu ol ama BÖLÜCÜ OLMA !


Kitap oku, gazete oku, dergi oku ama LANET OKUMA !


Davet et, hayret et, affet, tövbe et ama İHANET ETME !


Elini aç, gözünü aç, akpını aç ama AĞZINI AÇMA !


Ev al, araba al, abdest al ama BEDDUA ALMA !


Rakibini geç, sınıfıı geç ama GÜLÜP GEÇME !


Zulmü devir, nefsi devir ama ÇAM DEVİRME !


Yaklaş, konuş, tanış ama UZAKLAŞMA !


Seslen, uslan ama YASLANMA !


Doğrul, devril ama EĞİLME !


İtil, atıl ama SATILMA !
(Netten)


Pazartesi, Kasım 17, 2008

Ben bu akıllı iplere bayıldııım.....



Asrın icadı bu akıllı ipler düz örgü örüyorsun,ortaya çooook güzel işler çıkıyor.Berkay beyin yeleğini gören bayıldı...Sizce nasıl olmuş?....

Tiyatroya gittik.....

Serra ve Berkay elele tiyatro yollarında..Sanat sevdalısı çocuklar....
Sena ve Ceyda pür dikkat oyunu izliyorlar....



Oyunumuz çiflikteki kümeste geçiyor.Tavuklar,horozlar ve köpekler vardı...



Dönüşte de park ziyaretimiz....
.
Serra eve gidince hemen heyecanla babasına baba biz vakvaklara gitik,havhavlar da vardı.Berkayla alkışladık diye,tiyatro maceramızı özetlemiş oldu.
.
Bu arada Serra için küçük bir detayı not etmeden geçemiyceğim;senden 2 yaş küçük Berkay bile dikkatle oyunu izlerken sen ilk 15 dakikadan sonra keşfe çıktığın tiyatro salonunu beyendin mi acaba Serra'cım.Sayende bütün herkesten azar işittik...


Cuma, Kasım 14, 2008

Yüreğim Daralıyor


Yine akşam oluyor

Deniz durgun hava durgun

İsyanlar ümitler ve ben

Ve yalnızlığım yorgun

Yine tanıdık çehreler

Gülüşler aynı gözler solgun

Bir günü daha yaşanmış

Şu geçip giden ömrün

Dilimde anlamsız bir dolu söz

Ne yaptığım belli ne istediğim

Bir günü daha yaşanmış ömrün

Bilmiyorum ki nedir istediğim

Yine yüreğim daralıyor

Kelimeler düğüm düğüm.

Kelimeler ve Yaşam....



Yaşamda bir kez gitti mi dönmeyen üç değer:
Zaman, sözcükler, fırsat..........
Yaşamda hiç bir zaman yitirilmemesi gereken üç deger:
Barış, umut, dürüstlük..........
Yaşamda, üzerinde yüksenilen üç dayanak:
Sevgi, kendine güven, dostluklar..........
Yaşamda sürekliliğine güvenilmeyen üç deger:
Başarı, sağlik, zenginlik.............
Yaşamda kişiyi geliştiren üç deger:
Çok çalışma, içtenlik, azim.............
Yaşamda kişiyi körelten üç öğe:
Cesaretsizlik, gurur, öfke....
Yaşamda önemli altı sözcük:
"Ben hatalıydım, bu gerçeği kabul ediyorum"
Yaşamda önemli beş sözcük:
"Gerçekten harika bir iş başardın"
Yaşamda önemli dört sözcük:
"Bu konuda ne düşünüyorsun?"
Yaşamda önemli üç sözcük:
"Sana yardımcı olayım."
Yaşamda önemli iki sözcük:
"Teşekkür ederim."
Yaşamda en az önemli tek sözcük:
"Ben"
(netten)


Perşembe, Kasım 13, 2008

Serra'nın Uyku Problemi.....


Bu aralar küçük cadıma bir haller oldu.....Sabah 7-8 gibi uyanıp öğlen uykusu uyumayan ve akşamda uykum yoooook diye ağlayan bir çocuğa dönüştü....
.
Aslında öğlen uykusu uyumayınca akşam 8-9 gibi uykum var anne der yastığını battaniyesini alır ayağımda sallanarak uyurdu ama dün akşam ne yaptıysam uyutamadım...
.
Ayağımda salladım yoook,yanında yattım yoook...En sonunda pes ettim ama gözleri kapanıyor artık....Bir ara sesi çıkmadı heh dedim sızdı kaldı bir yerde bi de odasına giderim ki bütün şifonyer boşalmış,pijamalar çıkmış elbise giymeye çalışıyor....Pes dedim kızım sana pes....
.
Kızım yatıcaz giy pijamalarını elbiseni sabah giyersin dedim ama nafile uyku başına vurmuş bir kere....Elbiseyi giydi hiç bir şey olmamış gibi içeri gelip oturdu....
.
Bu seferde ablasına ders çalışırken rahatlık vermedi,en sonunda zor bela bitirdi ödevlerini Sena'da hemen ışıkları kapatıp yattık,uyudu....
.
Velhasıl zor bir akşam geçirdim...Zaten işten çıkıp eve gitmem 1.5-2 saati buluyor,servisle gitmeme rağmen yemekti,bulaşıktı derken çocuklara zaman yetmiyor.Onlar da haklı Sena'ya ders çalıştırsam Serra ilgi istiyor,Serra'ya ilgi göstersem bu sefer de Sena ikide bir anne ben bunu anlamadım diyor...Bazen çıldırma raddesine geliyorum...
.
Eşime söylenmeye başlıyorum bu sefer şu çocuğa sen ders çalıştırsan bir gün bari diye ama nafile bahanesi hazır o çok çalışıyormuş,dinlenecekmiş
ben masa başında oturuyormuşum o akşama kadar dışarda çalışıyormuş(Elektrik teknisyeni kendisi)falan filan...
.
Çok şükür zor bir işim yok fakat yolum uzun.O, 20 dakikada işyerinde olurken ben köprü trafiği çekiyorum eve gidince de ev işi çocuklar hepsi benim üstüme yıkılınca isyan bayraklarlarını çekiyorum ama malesef aynı tas aynı hamam....Daha bir arpa boyu yol alamadık....

Çarşamba, Kasım 12, 2008

Ah...Şu Kocalar.....


Kadın akşam işten çıkar

Çocuğu yuvadan alır

Markete geçer ıspanak alır,

Koştura koştura eve döner.

Çocuğu soyar elini yüzünü yıkar,

Kendi üstünü değistirir,

Mutfaga koşar...

Bi yandan ıspanakları yıkar bi yandan çocuğun sorularına ve ihtiyaçlarına cevap verir.

Bi yandan sofrayı hazırlar,
.
O DA NE YOGURT ALMAYI UNUTMUSTUR!
.

Yoğurtsuz ıspanak olmaz.

Hemen kocasını arar..


[BURAYA KADAR HER ŞEY NORMAL]
.

Kocadan Kocaya degişen cevaplar:
.

1) Ben geç gelecegim. Toplantım var.. Yoğurtsuz yiyin (Laçkalaşmış koca)
.
2) Ben geç gelecegim. Çok üzgünüm tühhhhhh şimdi ıspanak da yoğurtsuz olmaz ki.. E yoğurt getireyim kapıdan bırakayım hemen döneyim toplantı bu kaçırsam olmaz Mazallah dağlara taşlara işten atılma sebebim olur sonra yoğurt dökecek ıspanak bile bulamayız ( aldatan koca ya da eve gelmemek için bahane arayan koca ,ama bi yandan da vicdanı sızlayan koca..)
.
3) Aradığınız numaraya şu anda ulaşılamıyor........(İşte bu aldatan koca)
.
4) Mendebur kadın ıspanağı aldın da yoğurdu niye almadın!(kazma tipi koca )
.
5) Igggghhhh yine mi ıspanak. Otlaya otlaya sığır olduk (kalastipi koca)
.
6) Tamam alırım (monotonlaşmış koca)
.
7) Tamam alırım başka bişey lazım mı? ( Normal koca)
.
8) Tamam hayatım alırım başka bi isteğin var mı? ( Olması gereken koca)
.
9) Amannn ıspanakla mı ugraştın? Yapmadıysan bırak ya dışardan söyleyelim ya da dışarda yiyelim (Süper koca)
.
OLAĞANDIŞI BİR DURUM
.
Kadin aksam eve gelir

Buzdolabından dün akşam yapılmış yemeği çıkartır.

Açar bakar ıspanak ,ama dolapta yoğurt yok kocasını arar :

Ispanağı yapmışsın ama yoğurt almamışsın .Unutma gelirken getir


Çalışan bayanların yaşadığı günlük rutini bu yazı çok güzel anlatmış,malesef ben en alttaki olağandışı duruma girmiyorum,onun için hafta içi ıspanak pişirmem hafta sonu pişiririm.(hehehe)...

Kocam ise çok şükür (MAŞALLAH) olması gereken koca katogorisine giriyor.Böyle kazma kocalar da vardır herhalde....
Sizinkiler hangi katogoride?.....

Salı, Kasım 11, 2008

UYARI!!! Sakın Bu Numarayı Aramayın...

Eğer; birisi sizi cep telefonunuzdan arayarak 'ESAT' veya 'ERICAL' adlı bir firmadan arıyoruz telefonunuzu kontrol etmek zorunda oldugunu ve bunun için ' 9090' ı aramanızı söylerse telefonunuzu derhal kapatın ve söylenen numarayı sakın aramayın. Söz konusu numarayı çevirmeniz, karşınızdaki bu sahsın sizin bütün kimlik bilgilerinize ulaşmasını ve yapacağı tüm telefon görüşmelerini sizin hesabınıza geçirmesini sağlayacktır! [ lütfen, güç durumda kalmamaları için, bu notu yakin dostlarınıza da ulaştırarak onları da bilgilendirin. ]

İstanbul Büyükşehir Belediyesi

Bialog 77 arkadaşımın bloğunda gördüm bu yazıyı ve sizlerle de paylaşmak istedim.Dünyada ne üçkağıtçılıklar oluyor pes doğrusu..
İnsan bir an boş bulunup arasa al başına belayı...Dikkatli olmakta fayda var...

Hazinelerim....




Dün akşam bize eşsiz hazinelerimizi veren Rabbime bir kez daha şükrettim.
.
Herkes ana olamaz bunu biliyorum,ben böyle hissederken yavrularım için içim titrerken dün bir haber okudum ve çok etkilendim....
.
İki yaşındaki meleği öz annesi istememiş daha altı aylıkken boşanınca babaya vermiş bakamayacağını belirtmiş.Baba da evlenince yavrucak üvey ananın eline kalmış,her üvey ana da bir olmaz tabii ne üvey analar var öz annesinden daha çok sahip çıkmıştır.
.
Neyse bu üvey ana o analardan değilmiş demek ki küçük çocuğu döverek komaya sokmuş ve ölmüş yavrucak.Mezarının başında da öz annesi bağırmış çocuğumu öldürdünüz diye,altı aylık çocuğu bakamam diye veren cahil zihniyetli anneye sormak isterdim,canından kanından bir parçayı nereye sığdıramadın,nasıl bakamadın?....Daha anne sıcaklığına muhtaç,anne şevkatiyle beslenen minicik bebeği neyle besleyecektin de verdin babasına?...
.
Ağlarsa anam ağlar gerisi yalan ağlar demişler ana, analığını yapıp bir çocuğa sahip çıkamazsa o çocuğa hiç kimse sahip çıkamaz.Anası olmayanın babası hiç olmaz...
.
İşte hayat böyle bir şey demek ki ben çocuklarımı bırakıyorum,kendim bakamıyorum,çalışıyorum diye üzülürken onlara haksızlık mı yapıyorum diye içim içim yerken,başka bir yerde başka bir anne minicik bebeğini bilmediği insanlara emanet edip rahat rahat yaşıyabiliyor...
.
ALLAHIM,BEN AÇSAM ÇOCUĞUM DA AÇ,BEN TOKSAM ÇOCUĞUM DA TOK OLSUN VE HEP BENİM GÖZÜMÜN ÖNÜNDE OLSUN İNŞALLAH.AMİİN...

Pazartesi, Kasım 10, 2008

ATATÜRK


Sen ATATÜRK'ü tanımazsın çocuğum.
Ne insandı O, ne insandı.
İzmir'e gelişini görseydin,
Ne şanlıydı O, ne şanlıydı.
.
Benzerdi sana, bana
Bizim gibiydi eli, ayağı
Ama bir yol baksaydın yüzüne
İçin sevgiyle dolardı.
.
Vapura biniyorsak dilediğimizde;
Sokakta geziyorsak hür,
İyi bak dört yana,
ATATÜRK'ün aklı görür.
.
Arı Türkçe konuşuyorsak,
Türkçe düşünüyorsak bugün
Her işimizde O ' nun gücü,
Büyük öğretmeni TÜRK'ün
.
Halkımızın arasında, halktan,
Davul vurur dengi dengine.
Dünya rastlamış mıdır
ATATÜRK'ün dengine ?
(Netten)

Cuma, Kasım 07, 2008

Başıma Gelenler....



Öğlen herzamanki gibi yemeğe giderken bankamatiğe uğradım haftasonuna gireceğimiz için para çekmek istedim,hay çekmez olaydım.

Parayı çektim,o anda tünel geldi ben tünele bindim ve tünel hareket etti.O anda kafamda şimşekler çaktı,ben kartımı aldım mı?....

Almamışım tabiiii,kart bankamatikte....hemen tünelin sürücüsüne söyledim ordan bankamatiğin ordaki arkadaşlarını aradılar tabiiii kartın yerinde yeller esiyor....

Koştur koştur bankanın Karaköy şubesine gittim anlattım,kartımı hemen bloke ettiler neyse ki benden sonra işlem yapılmamış çok şükür.

Tabi yemek filan yemeden tünele binip işe geldim,şimdi yeni bir kart çıkarttırmam gerekiyormuş,yine de buna şükür diyorum,çabuk farkettiğim için çok şanslıyım....

Artık bankamatiğin önünden kartımı almadan,paramı almadan ayrılmam.Çocukların hastalığı kafamı dalgın yaptı herhalde diye düşünüyorum.12 senelik çalışma hayatım boyunca ilk defa başıma böyle bir şey geldi.Bir anlık dikkatsizlik başımı çok ağrıttı.

Neyse ki daha kötüsü olmadı ne diyeyim buna da şükür,alan kullanamayacak nasıl olsa.....

annenin sözünü dinle,hasta olma....

Çorap giyilmez, sularla oynanır, annenin sözü dinlenmezse ne olur.Bütün gece kusup sabah doktorun yanına varılır güzel bir muayeneden sonra grip+faranjitle ve bir poşet ilaçla eve dönülür..
.


Akşamda dedemiz,annanemiz,dayımız,yengemiz ve Gamzenur hanımımız ablasını ziyarete geldi...
.

Doktor dan dönerken bir de market ziyareti yaptık.Markette dolaşmayı pek seviyorlar ne hikmetse...

Bu arada akvaryumumuz salonda baş köşede yerini aldı...Ben böyle olacağını biliyordum zaten,eşim beni ikna etmek için önce sözümü dinler gibi görünür,sonra da bildiğini okur sağolsun.
.
Ama Serra pek rahatlık vermiyeceğinin sinyallerini veriyor,sürekli akvaryumla yapışık bir halde ne bulursa içine sokuyor.Hatta geçenlerde mandalina yerken bir dilimde balıklara vermiş,balıklardan biri sizlere ömür....Birde o zaman akvaryum balkondaydı,şimdi gözünün önünde...Gerisini siz düşünün artık...

Çarşamba, Kasım 05, 2008

Babalar ve Kızları....


0 yaşında
.
Baba : Ne kadar da güzel. Şimdi bu küçücük şey benim kızım mı? Gözleri de bana ne kadar çok benziyor.

Kızı : Bu gözlerini benden hiç ayırmayan adambabam olsa gerek

5 yaşında

Baba : Prensesim benim, güzel kızım. Söyle bakalım baban sana ne alsın?

Kızı : En çok babamı seviyorum. Babam, niye annemle uyuyor? Hep benimle uyusun, başkasını sevmesin.

10 yaşında
.
Baba : Gittikçe yaramaz oluyor, kime çekti bu kız?

Kızı : Ben babama aşığım. Büyüyünce babam gibi erkekle evleneceğim. Babam bu ay harçlığımı arttırır mı?

15 yaşında

Baba : Ne kadar da çabuk büyüdü. Eve de gittikçe geç kalmaya başladı, bu gidişle başına kötü bir şey gelecek. Sanırım daha sert konuşmalıyım.

Kızı : Babam yüzünden arkadaşlarımla istediğim kadar vakit geçiremiyorum. Bana baskı uygulamasından nefret ediyorum. Ne zaman özgür olacağım?

20 yaşında

Baba : Artık sözümü dinlemiyor. Benden giderek uzaklaşıyor. Kendi parasını da kazanmayabaşladı ya, bana ihtiyacı kalmadı tabii. Uzunzamandır tatlı bir-iki laf geçmedi aramızda zaten. Evi de sürekli erkekler arıyor. Galiba kızım elden gidiyor

Kızı : Her dediğime alınıyor, beni bir türlü anlamıyor. Hele geçen gün giydiğim mini eteğe karışmasına ne demeli? Evden ayrılıp, kendi hayatımı kurmalıyım. Çocuk muamelesi görmekten bıktım artık!

25 yaşında
.
Baba : Bir gün bunun olacağını biliyordum. İşte evleniyor. Zaten aramız eskisi gibi değildi. Şimdi bir de kocası var. Prensesim beni terkediyor.

Kızı : Böyle bir günde bile o mutsuz ifadeyi takınmasının ne lüzumu var ki? Biliyorum, onu bir türlü içine sindiremedi. Bu yüzden yapıyor. Kendi hayalindeki damat değil ya! Sanki birlikte yaşayacak olan o.

30 yaşında

Baba : Çok az görüşüyoruz. Daha sıkbiraraya gelsek ne iyi olur. Hem torunlarımı da özlüyorum. Kendi arkadaş çevrelerindenfırsat bulup da bize gelemiyorlar ki...

Kızı : Babamları da çok ihmal ediyorum galiba. Yine telefonda çok üzgün geldi sesi. Haftasonu onlara süpriz yapmak en iyisi.

40 yaşında

Baba : Kızım, benim entellektüel düzeyimi yeterli bulmuyor. Ona göre çağın gerisinde düşünüyormuşum. Oysa küçükken derslerine hep ben yardım ederdim. Anlayamadığı bütün problemleri bana sorardı. Şimdi beni beğenmiyor. Bir daha onunla asla politik tartışmalara girmeyeceğim.

Kızı : Babam giderek daha da çocuk gibi davranıyor. Sürekli bir şeylerden yakınıyor. Gerçison zamanlarda sağlığı da iyi değil ama. Ya ona bir şey olursa? Zaten hiçbir zaman dilediği gibi bir evlat da olamadım.

45 yaşında

Baba : Kızımın mutlu bir yuvası olması ne güzel. Gözüm arkada gitmeyeceğim. Her şeyi kendi başardı. Onunla gurur duyuyorum.

Kızı : Babam için çok endişeleniyorum. Onu kaybetmeye hazır değilim. İlaçlarını da hep ihmal ediyor zaten. Allah'ım onu benden alma!

50 yaşında
.
Baba : Dünyada mutlu kal kızım !

Kızı : Seni çok özleyeceğim ve arayacağım babacığım.Şimdi ben kime danışacağım, kim yardım edecek bana? Ne olur gittiğin yerde çok mutlu ol. Ve hep yanımda olduğunu hissettir, ne bileyim ben,arada sırada işaretler yolla mesela. Ah babacığım! Sensiz nasıl yaşayacağım?
(Alıntıdır)

Elimizdeki değerlerin kıymetini yitirdiğimiz zaman anlamamak adına...

Salı, Kasım 04, 2008

Hayat Sen Ne Çabuk Harcadın Beni...


Başlıkdan da anlaşılacağı üzere bu ara yine karamsarlık sardı beni,bilmiyorum bazen hayattan hiç bir beklentimin karşılığını alamadığımı hissediyorum.Sanki öylesine bir rüzgara kapılmış sürükleniyorum gibi...
.
Hangimizin hayalleri gerçek oldu sanki diyebilirsiniz ama benim en büyük hayalim çocuklarıma kendim bakıp büyütmek,büyürken hiç bir anını kaçırmamak.Akşam gidince annanesinden bak bugün böyle yaptı,bak bugün şöyle yaptı dediğini duymak istemedim hiç bir zaman,o anlarında tek ben yanında olmak tek ben yavrumla o anları paylaşmak istedim.Ama hayat şartları yaşam standartları için çalışmam şarttı,hala da şart.
.
Peki nereye kadar bu koşuşturma?..ben ne zaman çocuklarımla başbaşa kalabileceğim.Sena'nın en büyük hayali olan sınıf annesi ol bu sene anne ne olur? yalvarmalarını ne zaman gerçekleştireceğim? Onları da bu çarkın içine sokmam gereklimiydi...Bazen diyorum çocuk istemekle egomu mu tatmin ettim,onlara yeterli annelik yapamadıktan sonra her anında yanında olamadıktan sonra ne anlamı var,ilerde ben onlardan ne bekleyebilirim?...
.
Bana demeyecekler mi anne sen bizim ihtiyacımız olunca bizi bir eşya gibi annaneme bıraktın akşam da aldın ama gündüz de benim sana ihtiyacım vardı düşünce,canım yanınca yanımda seni aradım,annemi istiyorum diye ağladım ama sen yoktun....demeyecekler mi?....Onlara bunu yaşatmaya ne hakkım vardı...
.
Çok üzgünüm ,çok canım sıkkın,bir tek çalışan anne ben değilim biliyorum hatta benim çocuklarım annemde kreşde,yuvada filan değil çok şükür bunu da biliyorum ama şu kalbime söz geçiremiyorum,her anımı onlarla paylaşmak istiyorum.Bunları düşünerek sıkılıyorum...sıkılıyorum...

Pazartesi, Kasım 03, 2008

Berkay Beyin Kazağı....


Hep kızlara...hep kızlara olur mu?.....Bu da halasının erkekine yaptığım kazak.Güle güle iyi günlerde giysin...
.
Pazartesi sendromsuz bir gün geçirmeniz dileklerimle...hayırlı haftalar diliyorum.Kendinize iyi bakın,sevgiyle kalın...