Çarşamba, Şubat 04, 2009

Son Haberler....

Az önce annem aradı Sena'nın sırtında sivilceler çıkmış,galiba suçiçeği çıkarıyor.İzin aldım hemen eve gidiyorum.Hayırlısı bakalım.Pazartesi görüşmek üzere.hoşçakalın....

Kızlarla bir iş gününün ardından.....

Dün kızlarımla çok güzel bir gün geçirdik.Serra korktuğum kadar zorlamadı beni maşallah.Sena ise sabah oturdu bilgisayarın başına akşam zor kalktı winx'in sitesini hatim etti.Bir de eve de internet alalım diyor eve alırsak derslere filan çalışmazsın almam hiiiiç almam dedim,biraz bozuldu.

Akşam servisde ikisi de uyudu,zar zor uyandırdım elimizde çantalarla indik.Allah'tan babamız bizi karşılamaya gelmişdi.Eve gittik,kızlar öyle yorulmuşlar ki hiç yaramazlık yapamadılar.Sakin bir akşamın ardından erkenden yattık ve sabah her zamanki gibi işe geldim beeeen.....

Salı, Şubat 03, 2009

Kızlarımla işyerimdeyiz.......







Kızlarım bugün benimle.... annelerine baskın yaptılar..... bakalım bugünü nasıl geçireceğiz.
Allah yardımcım olsun....

Pazartesi, Şubat 02, 2009

Serra hanmdan inciler.......

Bu sabah uyanınca bir de baktım Serra hanım da uyanmış,tabiiii hemen süüüt diye tutturdu.Ben de bir yandan işe yetişme telaşı içinde sütünü yaparken yüzüm nasıl olduysa artık Serra yüzüme baktı
- anne ağlıyormusun dedi.
Ben de mahsustan;
-Evet kızım baban beni ağlattı dedim.
Bir hışımla babasına dönüp
- BABAAAAA diye bir bağırdı,adamcağız da şaşırdı.
Ben de bak iki fedaim var sırtım artık yere gelmez dedim........
Benim minicik meleğim annesini koruyacak,kollayacak büyüyünce de inşallah....
Meleklerimi çok seviyoruuuum......

Cuma, Ocak 30, 2009

Sen hangisisin?....

Bir zamanlar, her şeyden sürekli şikayet eden, her gün hayatının ne kadar berbat olduğundan yakınan bir kız vardı.
Hayat, ona göre çok kötüydü ve sürekli savaşmaktan, mücadele etmekten yorulmuştu.
Bir problemi çözer çözmez, bir yenisi çıkıyordu karşısına.
Genç kızın bu yakınmaları karşısında, mesleği aşçılık olan babası ona bir hayat dersi vermeye niyetlendi.
Bir gün onu mutfağa götürdü.
Üç ayrı cezveyi suyla doldurdu ve ateşin üzerine koydu.
Cezvelerdeki sular kaynamaya başlayınca,
bir cezveye bir patates, diğerine bir yumurta,
sonuncusuna da kahve çekirdeklerini koydu.
Daha sonra kızına tek kelime etmeden beklemeye başladı.
Kızı da hiçbir şey anlamadığı bu faaliyeti seyrediyor ve sonunda karşılaşacağı şeyi görmeyi bekliyordu.
Ama o kadar sabırsızdı ki sızlanmaya ve daha ne kadar bekleyeceklerini sormaya başladı.
Babası onun bu ısrarlı sorularına cevap vermedi.
Yirmi dakika sonra adam, cezvelerin altındaki ateşi kapattı.
Birinci cezveden patatesi çıkardı ve bir tabağa koydu.
İkincisinden yumurtayı çıkardı, onu da bir tabağa koydu.
Daha sonra, son cezvedeki kahveyi bir fincana boşalttı.
Kızına dönerek sordu:
- Ne görüyorsun?
- Patates, yumurta ve kahve? diye alaylı bir cevap verdi kızı.
“Daha yakından bak bir de” dedi baba, “patatese dokun.”
Kız denileni yaptı ve patatesin yumuşamış olduğunu söyledi.
“Aynı şekilde, yumurtayı da incele.”
Kız, kabuğunu soyduğu yumurtanın katılaştığını gördü.
En sonunda, kızının kahveden bir yudum almasını söyledi.
Söyleneni yapan kızın yüzüne, kahvenin nefis tadıyla bir gülümseme yayıldı.
Ama yine de bütün bunlardan bir şey anlamamıştı:
- Bütün bunlar ne anlama geliyor baba?
Babası, patatesin de, yumurtanın da, kahve çekirdeklerinin de aynı sıkıntıyı yaşadıklarını, yani kaynar suyun içinde kaldıklarını anlattı.
Ama her biri bu sıkıntı karşısında farklı tepki vermişti.
Patates daha önce sert, güçlü ve tavizsiz görünürken, kaynar suyun içine girince yumuşamış ve güçten düşmüştü.
Yumurta ise çok kırılgandı; dışındaki ince kabuğun içindeki sıvıyı koruyordu. Ama kaynar suda kalınca, yumurtanın içi sertleşmiş; katılaşmıştı.
Ancak, kahve çekirdekleri bambaşkaydı.
Kaynar suyun içinde kalınca, kendileri değiştiği gibi suyu da değiştirmişlerdi ve ortaya tamamen yeni bir şey çıkmıştı.
- Sen hangisisin? diye sordu kızına.
Bir sıkıntı kapını çaldığında nasıl tepki vereceksin?
Patates gibi, yumuşayıp ezilecek misin?
Yumurta gibi, kalbini mi katılaştıracaksın?
Yoksa, kahve çekirdekleri gibi, başına gelen her olayın duygularını olgunlaştırmasına ve hayatına ayrı bir tat katmasına izin mi vereceksin?

Hayatınızın kahve tadında geçmesi dileklerimle,hayırlı haftasonları.....

Perşembe, Ocak 29, 2009

Geciken Sobemiz.....

İki gün Sena hanımın doğumgünüyle uğraşınca sevgili arkadaşım Yaşamla Dansın sobesi bugüne kaldı,canım arkadaşıma teşekkür ediyor ve şu anda okumakta olduğum Çankaya'nın Duvaksız Gelini Fikriye romanının 161.sayfasının 5. cümlesini yazıyorum.

- İzmir'de Latife Hanımın misafiri olarak bulunmaktaydı...

Bende Figen'ciğimi ,Fatoş'cuğumu ve Sibel'ciğimi sobeliyor,kolay gelsin diyorum.

Sevgiyle kalın......

Çarşamba, Ocak 28, 2009

Sena hanımın mutlu günü....


Aslında haftasonu yapacaktım doğumgününü ama üzülünce babasıyla sürpriz bir doğumgünü yapmaya karar verdik.Babası pastasını aldı ben de eve gidince hemen börekle,makarna salatası yaptım.Yengeleri de sağolsun poğaça,kurabiye ve yaprak sarması yapıp getirdiler,imece usulü bir doğumgünü oldu........

Doğumgünü çocuğu sandalye tepesinde....

Serra bıcırığım yine incilerini sıraladı.Anne şimdi ablam büyüdü ben büyümedim offff dedi.Bende annecim sende Temmuzda büyüyeceksin dedim.Oleeey dedi minik kelebeğim....

Halasının erkekinden karizmatik bir poz.....Çok canlar yakacak çoooook.....Şu güzelliğe bakın,benim prensesimde 4 aylık oldu bile maşallah,halasına gülücükler saçıyor....

Babannesinin kucağına kurulmuş balböceğim.Dün akşam yedimyedim bitirdim bal yanaklarından....
.
Bir doğumgünümüzü de aile arasında sessiz sedasız geçirdik.Sonuçta Sena çoooook mutlu.....Ben ise fazlasıyla yorguuun.....